İşçi Kavramı
İşçi kavramı, ilk olarak İngiltere’de 18. yüzyılda endüstri devrimi ile ortaya çıkmıştır. Sanayi devriminden önce bireyler köle ve serf şeklinde çalışma hayatına katılmıştır. Kölelerin sahiplerine tam bağlılığı bulunmakta ve görevini yerine getirmeyenler cezalandırılmaktaydı. Bu cezanın şiddet boyutu köleleri öldürmeye kadar gelmiştir.
Feodalite ile birlikte kölelikte yerini serfliğe bırakmıştır. Serfler, köleler kadar sıkı altından bulunmamaktaydı, yine üretim yaptığında toprak sahibi olan feodal bey üretime el koymakta serfler de o topraklarda yaşamlarını devam ettirmekte idi. Serfler, toprak ile birlikte alınıp satılıyordu. Serflik ile birlikte bireyler belirli haklar elde edebilmiştir; mesela ölüm cezası artık meşru kabul edilememektedir.
Sanayi devrimi ile birlikte işçilik ortaya çıkmıştır. Bu işçilik ne kölelik ile ne de serflik ile bir tutulmamalıdır. Artık bireyler özgür iradeleri ile birlikte çalışmaya karar vermekte veya vermemektedir. Şehirlere akın eden köylüler ile birlikte oluşan bu yeni işçi sınıfı fabrikalar da üretim bünyesine katılmıştır.
Sanayi Devrimi Sonrası İşçilik
Sanayi devrimi, sonrası liberal piyasanın hakim olduğu dönemde işçiler piyasaya özgürce giriş ve çıkış yapmıştır. Bu dönemde işveren ile işçinin eşit olduğu kabul edilmiştir. İşçiler, işverenler tarafından kötü çalışma koşulları altında düşük ücretler ile çalışmaya mahkum bırakılmıştır.
Kötü çalışma koşulları altında ezilen işçiler birleşmeye ve birlik oluşturmaya bu sayede seslerinin duyurmaya çalışmışlardır. İşçi ve oluşturdukları örgütler sayesinde verilen mücadele ile birlikte belirli haklar elde edilmiştir. Bu haklar sendika kurma hakkı, çalışma saatlerinde kısaltma vb. gibi haklar olmuştur. 1919 yılında ise Uluslararası Çalışma Örgütü kurulmuş ve bu kurum üzerinden işçi hakları savunulmuştur.
Gelişen teknoloji ile birlikte artık emek yoğun üretimin yerini sermaye yoğun üretim almıştır. Makinelerle üretim yapılmakta ve işçiler bu makinelerin onarım ve bakımını yapmakta, makinenin kullanımını sağlamaktadır.